İnsanın karşı cinse ilgi duyması kadar doğal bir şey yoktur. Zaten Allah (cc), insanı bu fıtrat üzere yaratmıştır. Bu sebeple Rabbimiz, cinselliği yasaklamamış, aksine onun, insan onur ve şerefine yakışacak şekilde, evlilik kurumuyla, legal bir yolla muhafazasını emretmiştir.
Rum suresi 21. Ayet-i Kerime’de “ Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. ” buyrulmuştur.
Nur suresi 32. Ayette de “ Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyle zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. “ buyrulur.
Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Evlenmek benim sünnetimdir. Her kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz, zira ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övünürüm.” Kenz’ul-Ummal, 44407
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir bekarı evlendirirse, aziz ve celil olan Allah kıyamet günü ona lütfüyle bakar.” el-Kafi, 5/331/2
Yukarıda zikredilenler, evliliğin, dinin bir emri olduğunu bize gösteriyor. Öyleyse bizler evlenerek bir bakıma hem ibadet etmiş, hem de dünya hayatımızı düzenlemiş oluyoruz.
Allah’ın emrini, peygamberin sünnetini yerine getirerek, mutlu ve huzurlu bir yuva kurmak isteyen fakat maddi açıdan zorlanan gençlerimiz, boşanmış tekrar evlenmeye imkânı olmayan gençlerimiz var. Bununla ilgili bir iki örnek vereyim. 1. Örnek: Resim öğretmenliği mezunu, atanamamış bir genç. Kendi çabasıyla kredi çekerek bir işyeri açmış, başaramamış, şimdi kredi borcuyla boğuşuyor. Evliliği düşünemiyor bile. 2. Örnek: Bir esnaf, tamir işi yapıyor, küçük bir dükkânı var, kendi yağıyla ancak kavruluyor. Biraz para biriktirerek, biraz borçlanarak evlenmiş, fakat eşiyle anlaşamamış iki ay sonra boşanmış. Tekrar evlenmek istiyor ama boşanmış olduğu için, istemeye gittiği kızların aileleri maddi açıdan ağır isteklerde bulunuyorlarmış. 3. Örnek: Geçenlerde hastanede tanıştığım bir ağabeyle sıra beklerken yaptığımız sohbette, iki yıl öncesine kadar işlerinin çok iyi olduğunu, fakat iflas ettiğini, sağlığının bozulduğunu, sadece bir emekli maaşının kaldığını ve evde bekleyen dört bekar çocuğu olduğunu, bunları evlendirmek için ne yapacağını bilmediğini söyledi. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir ve eminim sizin de çevrenizde bu durumda olan insanlar vardır.
Öncelikle kız evlat sahibi anne babalara seslenmek istiyorum. Allah aşkına evlilikleri zorlaştırmayın. Damat adayınızı çok fazla maddi külfete sokmayın. El-âlem desin, görsün diye, damadı borca sokup, sonrada o evliliğin mutlu gitmesini ve kızınızın mutlu olmasını beklemeyin. Evlatlarınızın rahat etmesini istiyorsunuz haklısınız ama hatırlayın siz evlenirken her şeyiniz dört dörtlük müydü? Hiç maddi sıkıntı çekmediniz mi? Çocuklarınızın mutluluğu evindeki eşyadan daha önemli değil mi? Damadınızda arayacağınız şart, ahlaklı ve çalışkan olması olsun. Maddiyat zamanla kazanılır. Atalarımız boşuna dememiş, oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin.
İkinci olarak, devletimizin sosyal devlete yakışır bir uygulaması olan, devlet destekli evlilik kredisinden bahsetmek istiyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından şu şartları taşıyanlara faizsiz evlilik kredisi verilmektedir. Buna göre; Evlenecek olan çiftler 18-24 yaş arasında olmalı. Ağır suçlardan herhangi bir ceza almamış olmalı. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyecek durumda olmalı.
Bakanlığın belirlemiş olduğu şartları sağlayan her vatandaşa faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz 10.000 TL evlilik kredisi devletimiz tarafından verilecektir. Kredinin toplamda geri ödeme süresi 4 yıl. Ayrıca evlenip ilk yıl çocuk sahibi olan ailelerin evlilik kredisi 1 yıl ötelenebilecektir. Bu muhteşem bir uygulama. Emeği geçen herkesten Allah Razı olsun.
Devletimizin verdiği kredi şartlarına uygun olmayan gençlerimiz de var. Devlet ilk evliliklerini yapanlara bu imkânı sunuyor. Yukarda bahsettiğimiz gibi ikinci evliliklerini yapmak isteyen fakat maddi imkânı olmayan, yaşı daha ileri olanlar da var. Bunları yok sayıp görmezden gelemeyiz. Bu durumda olup evlenemeyen gençlerin vebali de toplumun üzerinedir. İlk olarak zengin Müslümanlar bundan sorumludur. Sonra çevresinde bu durumda olan, orta halli müslümanlar. Bu gençler evlenemediği için zina ve fuhuşa yönelirse, bu gençlerin vebali bizim de üzerimizedir. Tek başımıza bir genci evlendiremeyebiliriz, o zaman birleşmeli dernekler vakıflar kurarak bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Birkaç vakıf ve dernek var ama sayıları az ve onların da kendilerince şartları var. Ya kendi şehirlerindeki gençlere yönelik faaliyetleri var ya da yine ilk evliliklere yönelik.
Boşanmış gençlerin evlendirilmesi de, en az ilk kez evlenecekler kadar önemlidir. Buna da gereken hassasiyet gösterilmelidir. Huzur-u mahşerde Allah bunun hesabını da bize sorar.
