SECAVEND


Secavend, Kur’an-ı Kerim okunurken nerede durulması gerektiğini ve nerede durulmaması gerektiğini belirten işaretlerdir. Secâvendler, Türkçedeki noktalama işaretlerine benzer. Okunan yerin manâsı göz önüne alınarak konulmuşlardır. Bu işaretleri düzenleyen kişi, Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî el-Gaznevî (ö. 560/1165)'dir.
Secâvendî özellikle kıraat ve Kur’an’da vakıf yerleri hakkındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.
Kendisinden önce de müellifler vakıf ve ibtidâ konusunu işleyen eserler kaleme almışlarsa da mushaf yazımında onun kullandığı terimler ve rumuzlar kabul görerek yaygınlık kazanmıştır. Günümüzde de pek çok İslâm ülkesinde basılan mushaflarda onun sistemi dikkate alınmakta ve onun kullandığı rumuzlar kullanılmaktadır.
Yüce Allah: "Kur'anı tertil ile (açık açık, tane tane) oku!" (el-Müzzemmil, 73/4) buyurmuştur. Hz. Ali âyette geçen tertili, "harfleri tecvîd ile okumak ve vakıfları (durulacak yerleri) bilmek" şeklinde açıklamıştır.
Kur'an okuyuşunu kolaylaştırmak, ona apayrı bir heybet, ahenk ve güzellik vermek için konulan vakıf işaretleri (secâvendler) şunlardır:
ج  "Cim" Vakfın câiz olduğuna işaret eder ki, böyle yerlerde durmak da, geçmek de câizdir. Fakat durmak daha evlâdır.
ط "Ta" Vakfın mutlak olduğuna işaret eder ki, kesinlikle durulması gerekir.
م "Mim" Vakfın lâzım olduğuna işarettir. Muhakkak durulması gereken yerdeki vakıftır. Durulmadığı takdirde manâ fâsid olur, bozulur.
ز  " Ze" Geçmek evlâdır.
ص  “Sad”Okuyucunun nefesi yetişmediği takdirde zarurete binaen durulabileceğini gösterir. 
ق  "Kaf" Durmak da geçmek de caizdir.
قف  "Vakfet, dur!" manâsına olan bu işarette durmak evlâdır.
ك "Kef" "Kezâlik" işaretidir ki bu evvelki vakf işareti ne ise, bu da onun hükmüne tabi demektir.
لا  "Lamelif" Durulmaz işaretidir. Fakat nefes daralırsa durulur, sonra evvelinden alınarak okumaya devam edilir.
ع "Ayn" Bir kıssa veya konunun bittiğine işaret eder. Namazda Kur'an okuyan kişinin rükû'a gitmesi için en uygun işaret kabul edildiğinden buna "Rükû alâmeti" denilmiştir.
Okuyucu bu işaretlerin haricindeki yerlerde durmaz. Herhangi bir sebeple durduğu takdirde öncesinden alarak okumaya devam eder.
Kur'an-ı Kerimde vakfın vacib veya haram olduğu bir yer yoktur. Bununla beraber durulması câiz olmayan yerlerde kasten duran bir kimse, manâ bozulacağı için, günahkâr olur.